Paylaşılan Sinyaller Çerçevesi ile Sıfır Güven Modelinde Yeni Entegrasyon Yöntemi

Anasayfa » Paylaşılan Sinyaller Çerçevesi ile Sıfır Güven Modelinde Yeni Entegrasyon Yöntemi
Paylaşılan Sinyaller Çerçevesi ile Sıfır Güven Modelinde Yeni Entegrasyon Yöntemi

Siber güvenlikte Sıfır Güven (Zero Trust) yaklaşımının temel taşlarından biri, kullanıcı ve cihazların durumuna dair sürekli ve güvenilir sinyallerin paylaşılmasıdır. Ancak birçok kimlik ve erişim yönetimi (IAM) aracı, Paylaşılan Sinyaller Çerçevesi (SSF) ve Sürekli Erişim Değerlendirme Protokolü (CAEP) standartlarını henüz desteklememektedir. Bu durum, güvenlik politikalarının gerçek zamanlı uygulanmasını zorlaştırmakta ve kritik cihaz olaylarının kimlik sağlayıcılarına ulaşmamasına neden olmaktadır.

SSF Desteği Olmayan Araçlarda Entegrasyon Zorlukları

Örneğin, Kolide Device Trust gibi popüler cihaz güvenliği araçları SSF desteği sunmamaktadır. Bu eksiklik, sinyallerin zenginleştirilmesi, korelasyonu ve token yönetimi gibi ek yükler getirmekte, ekiplerin tutarlı ve hızlı erişim kararları almasını engellemektedir. Sonuç olarak, Okta gibi kimlik platformları cihaz uyumsuzluklarını gerçek zamanlı olarak algılayamamakta ve erişim politikaları güncel tehditlere karşı gecikmeli yanıt vermektedir.

Yeni İş Akışı ile SSF Uyumluluğu Sağlanıyor

Bu sorunu aşmak için geliştirilen yeni bir iş akışı, Kolide’den gelen cihaz uyumsuzluk sinyallerini SSF uyumlu CAEP olaylarına dönüştürerek Okta’ya iletmektedir. İş akışı, Tines platformu üzerinde çalışmakta ve şu adımları içermektedir:

  • Kolide webhookları aracılığıyla cihaz sorunları algılanır.
  • Sinyaller kullanıcı ile ilişkilendirilir ve zenginleştirilir.
  • Güvenlik Olayı Tokeni (SET) oluşturulur, RSA tabanlı JWK anahtarlarıyla imzalanır.
  • İmzalanmış SET, Okta’nın security-events API’sine gönderilir.

Bu yöntemle, SSF desteği olmayan araçlar bile standartlara uygun sinyaller üretebilir ve Sıfır Güven politikaları gerçek zamanlı uygulanabilir hale gelir.

Teknik Detaylar ve İş Akışı Bileşenleri

İş akışı, RSA anahtar çiftleri oluşturup JWK formatına çevirerek SET imzalama işlemini gerçekleştirir. SSF verici API’si, .well-known/sse-configuration ve JWK uç noktalarını açığa çıkararak Okta gibi alıcıların imzaları doğrulamasını sağlar. Kolide’den gelen olaylar webhook tetikleyicisiyle alınır, cihaz ve kullanıcı meta verileri toplanır, SET oluşturulur ve imzalanarak Okta’ya iletilir.

Siber Güvenlik Ekipleri İçin Öneriler

  • SSF ve CAEP standartlarını destekleyen araçların entegrasyonunu önceliklendirin.
  • Webhook tabanlı iş akışları ile gerçek zamanlı sinyal paylaşımını sağlayın.
  • RSA tabanlı JWK anahtar yönetimini güvenli şekilde yapılandırın.
  • Okta ve benzeri kimlik platformlarında SSF alıcılarını doğru şekilde kaydedin.
  • EDR ve SIEM sistemleri ile entegrasyon sağlayarak cihaz uyumluluk verilerini zenginleştirin.
  • Olay müdahale süreçlerinde SSF sinyallerini kullanarak hızlı aksiyon alın.
  • Politika orkestrasyonunu dinamik hale getirerek erişim kararlarını güncel tutun.
  • IAM iş akışlarını otomasyonla destekleyerek insan hatasını azaltın.

Kurumsal Senaryo: Finans Sektöründe Uygulama

Bir finans kuruluşunda, Kolide Device Trust aracılığıyla cihazların uyumluluk durumu sürekli izlenmektedir. Yeni iş akışı sayesinde, cihazda tespit edilen uyumsuzluklar anında SSF uyumlu CAEP olaylarına dönüştürülüp Okta’ya iletilmektedir. Böylece, erişim politikaları cihaz risk durumuna göre otomatik olarak güncellenmekte, potansiyel tehditlere karşı hızlı ve etkili önlemler alınmaktadır. Bu entegrasyon, finans sektöründe sıkı regülasyonlara uyum sağlarken, olay müdahale süreçlerini de hızlandırmaktadır.

SSF ve Sıfır Güven Yaklaşımının Önemi

Paylaşılan Sinyaller Çerçevesi, farklı güvenlik araçlarının ortak bir dilde iletişim kurmasını sağlayarak, risk ve cihaz durumu hakkında sürekli içgörü sunar. Bu sayede, erişim kararları gerçek zamanlı ve dinamik hale gelir. Ancak SSF desteği olmayan araçlar, bu avantajlardan tam olarak faydalanamaz. Tines gibi orkestrasyon platformları, bu boşlukları doldurarak SSF’nin yaygınlaşmasına katkı sağlar. Böylece, bulut güvenliği, ağ segmentasyonu ve IAM süreçleri daha entegre ve etkin yönetilir.